14 Ağustos 2007 Salı

Suadiye

Nasil ki temizlik yapmaya herkes kendi kapisi onunden baslamali, Istanbul’u kepce kepce inceleme fikri ortaya atildiginda ilk aklima gelen cocuklugumun, gençligimin gectigi Istanbul’un guzide semti Suadiye’yi büyüteç altına almak oldu.

Suadiye ismini 1905’de yaptırılan camiden alır. II.Abdülhamit zamanında, donemin maliye nazırı olan Reşad Paşa genç yaşında vefat eden kızı Suad Hanım için yaptırır Suadiye Camii’ni. Kederli babanın yaptırdığı bu camiiden ve bu bahtsız genç ve güzel kızdan dolayı bütün bu semtin ismi Saudiye olur. Camii sade şadırvanı, temiz avlusu, ufak minaresi ile semte ismini vermekle kalmayip, önemli bir tarihi eser olarak değer katmaktadır. Hemen köşesindeki çeşme defalarca onarilmasina rağmen halen musluğu yoktur. Istanbul’umuzun pek çok noktasındaki tarihi çeşmelerle aynı acı kaderi paylaşmakta ve kullanılamamaktadır. Umarız ki en kısa zamanda toplum bilinci ile bu kültür eserleri hak ettikleri itimam ile korunabilir hale gelir. Camiinin hemen arkasinda camii vakfına ait olan dükkanların çoğunun durumu içler acısıdır. Yıkık dökük bu yapıların da en kısa zamanda daha güzel ve verimli şekilde kullanımasını diliyoruz. Camii’nin hemen yanından tren yolu geçmektedir.

Bu noktada tren yolunu Bağdat Caddesi’ne bağlayan yaya geçidinin adı “Feride Geçidi”dir. Bu isim bir tren kazasıyla yaşamını yitiren Feride (Cıva?) Hanım anısına (eşi veya belediye tarafından?) yapılmıştır. Haydarpasa'dan kalkıp Göztepe Erenköy’de kuzey doğuya doğru ilerleyen tren, Feride Geçidi’nde birden Bağdat Caddesi’ne yakınlaşır. Tren yolu ile Bağdat Caddesi arasındaki mesafe buralarda 100 metreye kadar düşmüştür. Her ne kadar “Motosiklet ve el arabaları giremez.” tabelası dikkat çekici bir şekillde geçidin her iki tarafında bulunsa da her daim bu kuralin çiğnendiğine şahit olabilirsiniz. Bu durumu saymazsak geçidin her iki tarafı da çıkmaz sokak olduğundan Suadiye Camii civarı ve geçit sakin ve huzur verici bir atmosfere sahiptir.

Suadiye Camii’nin bulundğu Cami Sokağın daha ilerisinde ise mahallenin ilk(öğretim) okulu Turhan ve Mediha Tansel bulunmaktadır. Mediha Hanım II. Abdülhamit döneminde doğmuş, ideali olan öğretmenlik mesleğine zor şartlar altında eğitimini tamamlayarak kavuşmuştur. Kendisi gibi öğretmen olan eşi Turhan Tansel ile hayatlarını eğitime adarlar ve emekli maaşları ile bu okulu yaptırılar. Temel atma töreninde bir kaç gün önce Turhan Bey ani bir kalp krizi ile vefat eder. Mediha Hanım hayatının geri kalanında da maddi ve manevi olarak eğitime hizmet vermeye devam eder. 1994 Şubat'ında hayata veda eden Mediha Tansel yaşadığı evini ve maaşlarından biriktirdiği paraları da Millî Eğitime bağışlar.

Eski taş binanın önünde daha yeni ve modern bir bina yapılmış ve daha sonra ek derslik ile büyütülmüştür. Çok geniş bir bahçesi olmayan okul nezih ortamı ve kaliteli eğitimi ile mahalle sakinlerinin çocuklarının yetiştiği, çocukluklarının geçtiği bir ilkokul olarak eğitime hizmet vermeye devam etmektedir. Okulun arkasındaki küçük sokağa da Turhan ve Mediha Tansel çiftinin anısını yaşatmak için Mektep Sokak isminin yerine onların ismi konuldu.
Bu sokağın diğer ucunda açılan Pırıltı Anaokulu mahalledeki sevimli bir kaç yuvadan biridir. Semtteki eski köşklerin, üç-dört katlı ufak ama geniş bahçeli apartmanların çoğu zamanla yıkılmıştır. Bunlardan korunan bir kaçı anaokulu olarak kullanılmaktadır. Örneğin halen Bilfen tarafından anaokulu olarak kullanılan büyükçe köşk veya daha az dikkat çeken ve daha küçük olan Beyaz Köşk Çocuk evi. Ibak köşkü ise yıkılarak bahçesine yeni bir bina yapılmış, bu binanın yanında bir köşeye aslına uygun hali inşa edilmiştir veya daha doğru bir ifadeyele iliştiriverilmiştir. Yazık ki mahaledeki pek çok diğer köşk bu kadar talihli bile olamamıştır. Bunların yerini çoktan yüksek apartmanlar aldı, şimdilerde ise depreme dayanıklı, içi Avrupa beyaz eşyalarla dolu, akıllı ve dudak uçuklatan fiyatlara rağmen daha inşaat aşamasından kapış kapış giden“residence”ler moda. Tren yolunun diğer tarafına geçtiğimizde korunan ancak arka bahçesine yeni bir bina inşa edilen bir diğer köşk göze çarpar. Bugün Vakko mağazası olarak kullanılan köşk cadde üzerinde mimarisi ile dikkat çekmektedir. Bununla beraber pek çok lüks mağaza ve seçkin restoranlar Bağdat Caddesi üzerinde sıralanmıştır. Tüm bu özellikleriyle yüksek gelirli vatandaşların ve sosyetenin de ilgi odağı olan Bağdat Caddesi’nde son model otomobillere, “komple tikiiz” sloganlarını aratmadan boy gösteren gençlere, kafelerin önüne yığılmış lüks motorsikletlere sıkça rastlamak mümkün. Her haliyle nezih, şık ve pırıl pırıl ola Bağdat Caddesi’nde Suadiye’den Bostancı yönünde ilerlerdiğinizde Çatalçeşme’de bir diğer köşkün önünden geçersiniz. Bu kendi hline terk edilmiş köşk yıkık ve bitap düşmüştür. Bakımsız bahçesi ve nerdeyse dağılmış haliyle köşk içler acısı durumdadır. En kısa zamanda restore edileceğini ümit ederiz. Bu kökün hemen önünde yine korunamamış bir başka eser yer alır: Çatalçeşme. Muslukları söküktür ve üzerinde seçim döneminde kalma yazılar bulunmaktadır. Zaten önünden geçmek mümkün olmadığı gibi, arkasından geçenlerin veya diğer kaldırımda yürüyenlerin eseri farketttikleri şüphelidir. Bir kez daha umuyoruz ki su kültürünün bu önemli yapı taşları layık oldukları ilgi ve itinaya, bizler de gerekli bilince kavuşuruz.

Suadiye’de Bağdat Caddesi’ne paralel uzanan Sahil Yoluna ağaçlı şirin ara sokaklardan inmek mümkündür (Selvili sk, Akasyalı sk, Çınarlı sk... ). Fenerbahçe’den başlayan sahil yolu tüm sahil şeridi boyunca Pendik’e kadar uzanır. Burada yürüyüş, koşu yapanlar; bisiklete binenler, köpeklerini gezdirenler, çimlere uzanıp deniz manzarasının keyfini çıkaranlardan tutun balık avlayanına, uçurtma uçuranına kadar haftasonunu değerendirmek isteyen pek çok insana rastlamak mümkün. Suadiye sahili geçmişinden beri plajı ile beraber anılıyor. Suadiye'de Mabeyinci Sadi Bey'in korusu ve köşkü (simdi yok) yanında acılan plaj (1930'larda) buranın kalabalıklaşmasına katkıda bulunmuş. Sahil yolunun yapılması ve kirlilik nedeniyle yakın zamana kadar kullanılamayan bu plajın şimdi yeniden kullanıma açılması söz konusu. Her ne kadar bugün gittiğinizde yazın sıcağında bunalan Istanbulluların bu yeni plajta ve Caddebostan plajında denize girdiğini görseniz de ben hala adalar manzarasını, yelkenlileri, deniz otobusunu ve ada vapurlarını izlemeke yetiniyorum. Suadiye sahilindeki bir diğer demirbaş ise Suadiye Oteli, Bağdat Caddesi’ne buradan çıkıldığında Zara’nın köşesine varmak mümkün. Bu yol üzerinde yer alan Movieplex sinema merkezi dışında Suadiye’deki alışveriş merkezlerinde bulunan küçük sinema salonlarında da beyazperdeyi takip etmek mümkün. Bunun dışında Caddebostan Kültür Merkezi de sinema salonları, tiyatro salonu, sergileri, kitabevleri ve Hayal Kahvesi ile güzel bir kültür merkezi.

Suadiye’den bahsederken güzel habitatına değinmeden geçmek olmaz. Güzel düzenlemiş bahçeleri, palmiyeler, manolyalar, ıhlamur, çınar, akasya ağaçları, akşamsefaları, ortancalar, güller ile görülmeye değer. Sahilde martılar ve semtin her köşesinde rastlanan mağrur kediler ile uyanık kargalar ise buranın belki de en eski sakinleri. (Burada bir parantez açıp kedi ve kargaların aslında çöpün bulunduğu yerlerde çokça olduğu ve Suadiye’nin kapağı bir türlü kapanmayan çöpleri gerçeğine değinmeden edemiyoruz.) Ama haksızlık olmasın durumu hayvansever mahallelilerin kedi mamaları ile beslediği kedilere ve mahalledeki ceviz ağaçlarının müdavimi kargalara bağlayarak bitirelim nezih semtimizle ilgiliyi yazıyı.


Bağlantılar:
http://www.tmtansel.k12.tr/
http://www.medihatansel.com/
ATAKUL, Cahide, Küçük Muallime Hanım Öğretmen Mediha Tansel, Hayatı ve Hizmetleri, Eylül 1991.

1 yorum:

Elif Günbeyi dedi ki...

Bir semt ancak bu kadar guzel anlatilirdi.